Pio Clementino Müzesi ismini kurucusu Papa Clement’ten alır. Papa Clement tarafından kurulan ve de Pius VI tarafından genişletilen Pio Clementino Müzesi’nin kuruluşu Vatikan’ın yaptığı ilk arkeolojik kazılarda ele geçen “Lacoon heykeli” gibi başyapıt eserlere dayanır.
Müze bir çok bölümden oluşmakta olup; heykel ağırlıklıdır. Sırasıyla bu bölümleri inceleyelim.
Yunan Haç Odası
Müze ziyareti genellikle bu bölümden başlamaktadır. Odanın adı odanın şeklinin kolları eşit yunan haçı şeklinde olmasından gelmektedir. Bu odada İmparator Büyük Konstantin’in annesi Helena’ya (girdikten sonra sağ tarafınızda kalacaktır.) ve kızı Constantina’ya (girdikten sonra sol tarafınızda kalacaktır) ait olduğu düşünülen; günümüze mükemmel derecede korunarak ulaşmış 2 lahit bulunmaktadır. Bu lahitleri incelemeden geçmemenizi öneriyoruz.
Bu bölümde ayrıca zeminde bulunan ve hemen dikkatinizi çekecek olan tanrıça Athena büstü mozaiği de görmeye değerdir. Athena Mozaiği MS. 2. yüzyıla tarihlenmektedir ve de 1700’lerde yapılan arkeolojik kazılar sonucunda müzelere getirilmiştir. Bu saydığımız eserlere ilave olarak Augustus heykeli ve Mısır tarzında yapılan Roma heykelleri de bu bölümde sizi beklemektedir.
Sala Rotunda
Yunan Haç Odası’ndan sonra müze planı Sala Rotunda bölümüne doğru ilerlemektedir. Yuvarlak bir yapıdaki bu bölüm Vatikan Müzeleri’nde mutlaka görülmesi gereken bölümler arasındadır.
Muhteşem kubbesi Pantheon tapınağı (şu an kilisedir) model alınarak Michelangelo Simonetti tarafından yapılmış bir şaheserdir. Odanın ortasında etrafı çevrili şekilde dev bir zemin mozaği bulunmakadır. Otricoli’de keşfedilen bu mozaik efsanevi deniz canlılarının savaşını tasvir etmektedir.
Sala Rotunda’nın merkezinde etrafı 13 metre olan dev bir porfir küvet bulunmaktadır. Bu küvet İmparator Neron’un sarayının bulunduğu Esquiline tepelerinde bulunmuş olup; imparatorun kullandığı tahmin edilmektedir.
Küvetin altında yer alan mozaik zemin bugün Roma’ya Ostia Antica’daki antik hamamlardan tam anlamıyla parça parça alınmıştır. Zemin MÖ 3. yüzyıldan kalmadır ve 18. yüzyılda yine parça parça yerleştirilmiştir. Odanın mozaik zeminin etrafı Roma heykel sanatının en iyi örnekleriyle doludur.
Havuzun arkasında devasa bronz “Herkül” heykelini göreceksiniz. Bu heykel Pompey Tiyatrosu yakınlarında 1864 yılında bulunmuştur. Antinous’un Roma İmparatoru Hadrian’ın sarayında bulunan dev heykeli, Hadrian’ın San’t Angelo kalesinde bulunan büstü, İmparator Galba’nın heykeli, Hera Barberini heykeli, tanrı olarak tasvir edilen Cladius’un heykeli odanın duvarlarında sizleri beklemektedir.
Muses Odası
Sala Rotunda gibi Simonetti’nin eseri olan odanın muhteşem tavanı Tommaso Conca tarafından süslenmiştir. Odanın merkezinde Michelangelo’ya ve Rönesans sanatçılarına ilham kaynağı olan “Belvedere Torso” heykeli yer almaktadır. M.S. 1. yüzyıla tarihlenen bir Roma kopyası olduğuna inanılan Belvedere Torso, daha eski ve daha antik bir dönemin sanatsal parlaklığını yansıtmaktadır. Michelangelo’nun sözleri Belvedere Torso’nun özünü en iyi şekilde yakalar: “Her taş bloğun içinde bir heykel vardır ve heykeltıraşın görevi onu keşfetmektir.”
Belvedere Torso’nun belirgin bükülmesi, kas yapısının oldukça karmaşık olan tasviri, birden fazla sanatsal akımda önemli izler bırakmıştır. Rönesans’tan Barok dönemlere kadar, bu sembolik heykel, zengin bir ilham kaynağı olmuştur. Michelangelo ve Raphael gibi sanatçılar, bu heykelin estetik gücünden eserlerinde yararlanmışlardır. Bugün bu etkileri Vatikan’da ziyaret edeceğiniz Sistina Şapeli‘nin tavanındaki Michelangelo’nun kaslı erkek figürlerinde çok net bir şekilde görebilirsiniz.
Bu heykelin etrafında sıralanan heykellere göz gezdirmeyi unutmayın. Bunlardan başlıcaları: Euripides, Plato, Homer, Socrates, Periander heykelleridir.
Hayvanlar Odası
Bu oda adını hayvan heykellerinden ve figürlerinden almıştır. Odada yer alan heykeller ve figürler aslına sadık kalınarak restore edilmiştir.
Burada yer alan Meleager heykeli (bir köpek ve kahraman) başyapıt sayılmaktadır. Yunan aslına sadık kalınarak yapılan Roma eseridir. Zeminde yer alan ve doğal hayatı konu olan mozaikler Roma dönemine aittir. Odada sol tarafınızda kalan ve mitolojik bir hikaye olan Mithras’ın boğayı öldürmesini konu alan heykel grubu yine bir başyapıttır.
Heykeller Galerisi ve Büstler Odası
Hayvanlar odası ile bağlantılı olan bu galeride sol tarafınızda “Uyuyan Adriane” heykelini, İmparator Hadrian’ın Tivoli’deki villasında bulunan 2 dekoratif şamdanı, Hermes heykelini görebilirsiniz. Sağ tarafınızda ise Apollo Sauroktonos heykeli, bir başyapıt sayılan “Yaralı Amazon” heykeli bulunmaktadır.
Maskeler Odası
Heykeller Galerisi’ne sonrada dahil edilen bir çıkıntı olan bu bölümde İmparator Hadrian’ın Tivoli’deki villasında 1779 yılında keşfedilen mozaiklerdeki maske tasvirleri çok güzeldir. Bu odada yer alan ve başyapıt olarak nitelendirilen Knidos heykelini mutlaka görmenizi öneriyoruz.
Sekizgen Avlu
Bu bölüm Vatikan Müzesi’nin en eski bölümüdür. Müzelerde sergilenmeye başlayan ilk eser bu avluya konulmuştur.
Vatikan Müzesi’ni tanıtan her kitapta, her afişte öne çıkan görsel olarak kullanılan “Laokoon ve Oğulları” heykeli 1500’lü yılların başında bulunarak bu bölüme yerleştirilmiştir. Bu heykeli mutlaka görmenizi tavsiye ediyoruz.
Laokoon, antik Yunan mitolojisindeki bir figürdür. Truva kentinde bir rahiptir ve Truva Atı hikayesi ile ünlüdür. Truva Savaşı mitlerinde, Yunan güçleri Truva kentine girmek istemekteydi. Büyük, oyuk bir ahşap at inşa ettiler ve Truvalılara hediye olarak sundular. Truvalılar, atın içinde Yunan askerlerinin olduğunu fark etmeden kabul ettiler. Şehir duvarlarının içine girdikten sonra, Yunanlar Truva Atı’ndan çıktılar ve şehri yağmaladılar. Mitlere göre, Laokoon tehlikeyi fark eden tek kişiydi. Diğer Truvalıları geç olmadan uyarmaya çalıştı, ancak başarılı olamadı. “Hediyeler getiren Yunanlardan kork” deyimi Laokoon’un hikayesinden gelir.
Laokoon heykel grubu, iki bin yıldan fazla bir süre önce oyulmuş olup, Roma’nın düşüşünden sonra yer altında uzun süre kalmıştır. 16. yüzyılda, pek çok antik heykel ortaya çıkarılıp incelenmeye başlandı. Bunlardan bazıları, Laokoon Grubu gibi, özellikle güzel ve olağanüstü beceriyle oyulmuştu. Heykel, 1506’da yapılan erken bir kazı sırasında ortaya çıktı. Bir üzüm bağında bulundu. Laokoon Grubu ortaya çıktığında, Papa Julius II döneminde Vatikan’ın koleksiyonuna dahil edildi.
Laokoon heykel grubu eserini inceledikten sonra; sol elinde defne dalını tutan “Belvedere Apollo” heykeli ve Canova’nın şaheseri olan Perseus’un Galibiyeti heykelini atlamamanızı öneriyoruz.